Автор
Kobiden
Опубликовано
6 сент. 2010 г.
Время чтения
3 минут(-а,-ы)
Скачать
Загрузить статью
Печать
Размер текста

Tekstil/hazır giyimde devlet alârmı

Автор
Kobiden
Опубликовано
6 сент. 2010 г.

Devlet,  'Tekstil ve konfeksiyon sanayinde kayıt dışılık dikkate alındığında 450 bin kadarı tekstil, 1 milyon 500 bin kadarı da hazır giyim sanayinde olmak üzere 2 milyon civarında kişi kişinin çalıştığını' tahmin ediyor!



Diyeceksiniz ki, sanayinin büyük ve yaygın sektörlerinden birinde kaç kişinin çalıştığını kesin rakamlarla bilemeyip de 'tahminle' yetinmek koskoca devlete yakışır mı?

Yakışmasa da, ne yazık, gerçek bu! Hoş, devleti oluşturan ilgili ve yetkili kişi ve kurumların ve dahi özel sektörde yaygın bir kesimin, sözde şikâyet dışında, bu durumdan rahatsız olduğu söylenemez.

Bu yüzden devletin 'kayıt dışıyla' değil de sanayi ile ilgili bir kurumu hazırladığı önemli bir rapora resmi ve kesin bilgi olarak şunu koymak zorunda kalıyor: 40 bin 806 işyerinde kayıtlı 674 bin 832 işçinin çalıştığı bir tekstil ve hazır giyim sektörü! (Çalışma İstatistikleri, Ekim 2009.)

Devletin sanayi ile ilgili kurumu, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesindeki Sanayi Genel Müdürlüğü (SGM).  Dikkate değer 'süreli' sektör raporları hazırlıyor; sorunlara parmak basıyor, uyarılarda bulunuyor, çözümler öneriyor.

'Tekstil, Hazır Giyim, Deri ve Deri Ürünleri Sektörleri' başlıklı rapor bunlardan biri; (Mart 2010.) Hattâ, önde gideni! Çünkü sektörde, sektörün meslek ve temsil kuruluşlarında, medyada 'kökleşmiş' övgü ezberlerinden çok farklı şeyleri 'devlet' gözüyle, 'devlet'diliyle söylüyor.

'Sanayi ve sanayileşme tabanı önemli oranda tekstil ve hazır giyim üzerine inşa edilmiş olan Türkiye, 2005 yılı sonrası süreçte mukayeseli üstünlüğünü, rekabet edebilirlik avantajını yitirmeye başlamıştır.'  Bu paragrafın yüksek önemdeki  'uyarı değerine' dikkatinizi çekerim.

Rapor, okuyanın zihninde, hazır giyimle birlikte GSYİH,  imalat ve toplam sanayi üretimindeki pay, ihracat, net döviz girdisi, istihdam, yatırımlar, dışa açıklık ve makro ekonomik büyüklükler açısından Türkiye'nin birinci sektörü konumundaki bu sektörde 'alârm zili' etkisi yaratıyor.

Nasıl yaratmasın? Raporun diliyle, 'Ulaştığı ihracat rakamı, istihdam kapasitesi, GSMH payı ile ülkemizin sanayileşmesinin ve küresel pazarda varoluşunun temelini oluşturan'  tekstil sektörü, özellikle 'fiyatların tüketici talepleri üzerindeki birincil etkisi' nedeniyle 'öncelikli' müdahaleye ihtiyaç gösteriyor.

Müdahale edilmezse ne olabilir? 'Hammaddeden tüketiciye kadar tüm değer zinciri içinde faaliyette bulunan tarafların kaçınılmaz olarak  etkileneceği gerçeğinden hareketle, müdahalenin ihmal edilmesi durumunda ciddi sosyo-ekonomik kırılganlıklar oluşacaktır.'

 Bu noktada ilgili ve yetkili devlet kurumunun önerisi şu: '… sektörün kamu-özel sektör işbirliği temelinde karşılaştığı problemlerle baş edebilme kapasitesinin hızla yükseltilmesi gerekmektedir.'

Çünkü '… Türkiye'de sektörün geneli günümüzde olgunluk dönemine girmiştir.' Sebep? ' (…) daha düşük işgücü maliyetine sahip ülkelerin üretimde küreselleşmeyle birlikte dünya ticaretinden daha çok pay almaya başlamıştır.' Çözüm? 'Geçiş döneminin en iyi şekilde yönetilmesi ve değişen dünya rekabet şartlarına uyumun sağlanması Türkiye'de bu sektörün geleceğini ve tüm ekonomiyi etkileyecektir.'

Bana kalırsa bu raporun en az bir 'yazılık' daha hakkı var; hakkını yemeyeceğim! Ancak, bugünkü yerim gittikçe darlaşıyor. Onun için şimdilik son bir 'alârm' cümlesi: 'Hassas bir yapı arz eden sektörün mevcut yapısı ile gelecekte daha iyi bir konumda olacağı tezini savunmak mümkün değildir."

Demek ki böyle 'tez' de var; Mevcut sektörel vaziyete dokunmadan, tartışmadan, değiştirmeye uğraşmadan döviz kuruyla, Merkez Bankası'yla, şununla bununla uğraşmak! Ne ki 'devlet' uyarıyor: Gelecek hiç iyi görünmüyor!